27 Nisan 2011 Çarşamba

MÜSLÜMAN BİLİM ADAMLARINDAN BİRKAÇI...

1. İbn-i Karaka

Dokuz Yüz Yıl Önce Torna Tezgâhı Yapan Müslüman Bilim Adamı

 İbn-i Karaka, büyük İslâm bilginleri arasında anılması gereken biridir. XI. yüzyılın ikinci yarısında Mısır'da yaşadı. Çocukluğu güçlüklerle geçti. Fakat çok zeki ve çalışkandı. Durmadan bir şeyler araştırıyor, okuyor, etra­fında olup bitenleri dikkatle inceliyordu.

Çocukluğundan kalma bu aşırı öğrenme merakı, vakti gelince onu bil­ginler arasına soktu.

Kahire'de beş metre çapında bir torna tezgâhı yaptı. Bu, dünyada yapı­lan ilk torna tezgâhıydı. Bakır levhalar, demir daireler artık kolaylıkla kesi­liyor, bunlar usturlabdan günlük ihtiyaçlara kadar her yerde kullanılıyordu.

HARİKA TORNA TEZGÂHI


Kitaplardaki tariflere göre İbn-i Karaka'nın torna tezgâhı, günümüzün torna tezgâhlarına benziyor, hemen hemen aynı sistemle çalışıyordu. Dev­rin hükümdarı, İbn-i Karaka'nın tezgâhını görünce hayretle sordu:

"Bu aleti daha küçük yapsaydın, daha az zahmet çekmez miydin?"

İbn-i Karaka şu cevabı verdi:


"Eğer ben bu tezgâhın bir ucu ehramlarda (piramitler), diğer ucu Nil nehrinin öte tarafındaki Tannur'da bulunacak kadar büyük yapabilseydim, zahmetim daha da azalırdı. Aletler ne kadar büyük olursa, çalışmalar o ka­dar rahat ve o derece iyi netice alınır. Kâinatın büyüklüğü ile karıştırılırsa bizim yaptığımız aletlerin küçüklüğü meydana çıkar."

O devirde Müslümanlar çeşitli araştırma, inceleme ve deneyler yapıp icatlarda bulunurken, Avrupa, bilginleri cezalandırıyor, ilim düşmanlığı ya­pıyordu. Ne yazık ki, İbn-i Karaka hakkında daha detaylı bilgilere sahip de­ğiliz. Hatta ne zaman doğduğunu, kimlerden ders aldığını, başka nelerin icadıyla uğraştığını bilmiyoruz. Bildiğimiz şu ki, İbn-i Karaka, bugünkü teknolojinin ilerlemesine çok faydası dokunan torna tezgâhının icatçısıdır. Avrupa, torna tezgâhını Müslümanlardan öğrenmiştir.

 

2. MUHAMMED B. KASSUM GAFİKİ 


Yetmiş Yedi Çeşit Göz Hastalığı,Bunların İlaç ve Tedavi Yöntemlerini 12.yy da Anlatan Alim 

Kurtuba'ya bağlı Bitrüş (pedroche) Kalesi yakınındaki bifün Guijo deni­len tarihte yetiştirdiği hekimlerle ünlü Gafik beldesinden olduğu sanılmakta­dır. İbn Eşlem el-Gafiki diye de anılır. F. Wüstenfeld'in Gafiki'yi, meşhur ec­zacı ve tabip Ahmed b. Muhammed el-Gafiki'nin babası olarak göstermesi mesnetsizdir. Endülüs tarihine dair kaynaklar, Gafik'ten yetişen birçok alim ve hekime yer verdikleri halde İbn Elem el-Fafki'den hiç söz etmezler.


 Hak­kındaki yetersiz bilgilerden dolayı tıp tarihçilerinden L. Leclerc ve J. Hirsch­berg onun VI. (XII.) yüzyılda yaşamış olacağını söylemişler, tabi de onların bu görüşünü benimsemiştir. Fakat Gafiki üzerine doktora tezi hazırlayan Ha­san Ali Hasan, çağdaşı ve kendisi gibi bir göz hekimi olan İbn ebü Usay-bia'nın (1245) yılında tamamladığı ünlü eserinde ona yer vermemesinden ha­reketle Gafiki'nin (XIII.) yüzyılın ikinci yarısında yaşamış olabileceği sonu­cuna varmıştır.


Onun zamanımıza kadar gelen tek eseri, göz hastalıkları konusunda yaz­dığı el-Mürşid fi'1-Kühl'dür. Eserin (1583) istinsah tarihli yazmasının mu­kaddimesinden edinilen bilgiye göre Gafiki tahsilini Kurtuba'da yapmış, tıp bilgisini Huneyn b. İshak, Ali b. İsa el-Kehhal, Ammar b. Ali el-mevsili, Zeh-ravi ve İbn Sina gibi meşhur hekimlerin eserlerini okuyarak ve uzun yıllar ça­lıştığı Kurtuba'daki kendi tecrübeleriyle elde etmiştir. Kitabını, zamanında göz hastalıklarıyla ilgili teorik ve pratik bilgiler içeren bir kaynak bulamadı­ğı için yazdığını söyler.
292 yaprak, ilk ve son sayfaları eksik olan el-Mürşid fi'1-Kühl altı bölüm­den (makale) oluşmakta, her bölüm muhtelif bablara, bunlar da "fasıl" ve "ders" başlıklarıyla ait bölümlere ayrılmaktadır. Birinci bölüm Hipokrat'ın hekimlere tavsiyeleri ve tıbbın önemiyle başlayıp tıpta teori ve pratiğin yeri­ne dikkat çektikten sonra gözün anatomisi, sağlığı, hastalıklarının tedavisi ve cerrahisi hakkında bilgi vererek sona ermekte, ikinci bölümde de gözün par­çaları, sinir ve damarları, bunların yapıları ve görme olayının nasıl meydana geldiği anlatılmaktadır.
Üçüncü bölüm genel tıp konuları hakkında bilgi içermektedir

.
Dördüncü bölüm genel olarak hastalıklar, sebebleri ve birbirleriyle olan ilişkileriyle genel göz hastalıklarına ayrılmıştır.
Beşinci bölümde yedi sınıfa ayrılan göz ilaçlan, bunların hazırlanışı ile göz için zararlı ve faydalı renklerden, altıncı bölümde de sadece göz hastalık­larından bahsedilmektedir.
Bu bölümde müellif, önemli göz hastalıklarıyla, çocuklarda görülen göz hastalıklarından, gözün tabakalarına göre yetmiş yedi çeşit hastalıktan ve bunların ilaçlarından söz etmekte, son olarak da yirmiş beş adet göz cerrahi­si aletini şekilleriyle birlikte tanıtmaktadır. Gafiki ve eserini ilk defa ilim ale­mine tanıtan F. Wüstenfeld ve L. Leclerc olmuştur. Ardından J. Hirschberg, yardımcılarına eserin baş ve son kısımlarını tercüme ettirdi.

Bu konuda daha geniş ve değerli bir çalışmayı Max Meyerhof yaptı. Eserin büyük bir bölümü­nü, özellikle asıl göz hekimliğiyle ilgili altıncı makalesini Mahmud Sıdki'nin yardımıyla Fransızca'ya çevirip bunu İspanya'da yapılan XIV. Uluslararası Göz Tıbbı Konferansı münasebetiyle ve Kuzey İspanya ilaç laboratuvarla-rının isteği üzerine eserin tamamının bir özetiyle birlikte yayımladı. Daha sonra Cezayirli hekim said eş-Şeybani, göz tıbbına dair İtalya'da verdiği bir konferansta Gafiki hakkında önemli bilgiler sundu.

 Son olarak Hasan Ali Ha­san, Madrid Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde İspanyolca olarak hazırladığı doktora tezinin özetini "Tıbbü'l-'uyûn 'inde'1-Arab: ibn eşlem el-Gafiki" başlığıyla Arapça bir makale olarak yayımladı. Daha sonra da Gafiki'nin ese­rinin tahkikli neşirin yaptı.
Gafiki'nin eseri, Batılı araştırmacılar tarafından o devrin Doğu ve Batı İs­lam medeniyetlerinde tanınan bütün oftalmoloji bilgilerinin bir özeti olarak kabul edilir. Ancak Endülüs'te kaleme alınan göz tababetiyle ilgili en dikka­te değer eseri teşkil etmesine rağmen orjinaliteden yoksun, geniş bir derleme mahiyetinde olduğu da ileri sürülmüştür.


Fakat müslüman hekimlerin göz tıbbı üzerine yazdıkları bütün eserler he­nüz karşılaştırmalı biçimde ele alınmadığından bu konuda söylenenlerin ger­çeği tam anlamıyla yansıtması mümkün değildir. el-Mürşid fi'1-kühl'ün, işle­diği genel tıp konularının yanında asıl temasını oluşturan göz tababetine yaptığı hizmeti çeşitli açılardan değerlendirmek gerekir. Her şeyden önce Gafi­ki'nin, göz patolojisinin genel patolojiyle olan bağlantısını tesbitte modern tıbba öncülük ettiği söylenebilir.
Gafiki, çocuklarda rastlanan göz hastalıklarını ayrı bir bölümde inceleme­si, ilaçların terkibindeki maddelerin ölçülerine ve göz sağlığı için en başta sağlıklı beslenmeye dikkat çekemesi, tedavi metotlarına birçok alternatif ge­tirmesi ve göz cerrahisi aletlerinin gelişmesine yaptığı katkı ile göz hekimliğine büyük hizmetlerde bulunmuştur.
Kitabı bu konuda İslam dünyasında yapılmış çalışmaların en önemlilerin­den biri ve en genişidir.

1 yorum: